Cadı Kazanı

İsviçre’de Burka Yasağı

Eğer söz konusu olan kadınların özgürleşmesi ise, bir kadının bedenini nasıl örteceği tamamen ve sadece onu ilgilendirdiğinde, gerçek bir özgürlükten bahsedilebiliriz. Çıplak bedenimizi daha çok gösteren kıyafetler giydiğimiz zaman daha fazla özgür olmayız. Kendi kararlarımızı manipüle edilmeden kendimiz verdiğimiz zaman daha özgür oluruz.

İsviçre’de 7 Mart’ta kantonlar ve federal düzeyde halk oylamaları gerçekleşti. Bunlardan özellikle birkaçı, insan haklarına ve özgürlüklerine kökten aykırı önerilerdi.

Bunlar;[1]

  • Zanlıların, suça karışmış veya suçlu olduğu düşünülen kişilerin, vatandaşlık bilgilerinin ve ulusal kimliklerinin kamuoyuyla paylaşılmasını isteyen halk inisiyatifi Kanton Zürich’de oylandı. SVP’nin kurduğu bir inisiyatif (Volksinitiative «Bei Polizeimeldungen sind die Nationalitäten anzugeben) %43.75 ile reddedildi.
  • Sosyal yardım alan kişilerin sosyal yardımı dolandırma, kötüye kullanma durumları ön görülerek bir şekilde dedektifler aracılığıyla takip edilmesini olanaklı kılan yasa tasarısı Kanton Zürich’de oylandı. Kanton meclisi tarafından önerilen bu yasa, (Sozialhilfegesetz (SHG) Klare rechtliche Grundlage für Sozialdetektive) %67.73 ile kabul edildi.
  • Kamusal alanlarda (alışveriş merkezleri, okullar, sokaklar…) ve eylemlerde yüzün örtülmesinin yasaklanmasını isteyen halk inisiyatifi (Volksinitiative «Ja zum Verhüllungsverbot)[2] İsviçre genelinde oylandı. %51.2 oyla kabul edildi.

Bu oylama önerilerinin ortak noktası, üçünün de ırkçı-göçmen karşıtı yasalar olması. Korona pandemisi ile birlikte; kampta yaşayan ilticacılar, kamp ortamlarının sağlıksız ve yetersiz koşulları yetmezmiş gibi, çok daha fazla izole edildiler. Misafir giriş çıkışları yasaklandı, kendi giriş çıkışları sürekli kontrol edildi. Yoğunlukla Koronanın vurduğu sektörlerde çalışan göçmen işçiler artan yoksullaşma ve işsizliğin merkezindeler. Yine aynı şekilde göçmen kadınlar tüm bu gerçekleri çifte standartta yaşıyor. Tüm bunlar olurken, bütün pandemi süresi boyunca görmezden gelinen göçmenlerin, hayat standartlarını daha da baskılayan, etrafındaki duvarları yükselten bu yasa tasarılarının oylamaya sunulması tesadüf değil. İsviçre devletinin ırkçılık, antidemokratik kapasitesinin dışa-vurumudur.

İlk öneri doğrudan SVP -İsviçre’nin en sağcı, ırkçı partisidir- tarafından örgütlendi. Çıkış noktaları elbette, yabancıların (ausländer) göçmenlerin çok daha fazla suç işlediği… “Kendi saf, temiz, beyaz ırklarının ve yüksek kültürlerinin” bu suçlamalardan arınması için önerilmiş bir yasa. Aynı zamanda açıklanmasını istedikleri kimlik bilgileri aracılığıyla, bu verili ve ırkçı argümanlarını destekleyecek ve göçmen karşıtlığını toplumun tüm kesimlerinde daha kolay örgütleyebilecekler. Bu öneri şimdilik kabul edilmedi, örtünme yasağı gibi düzenli bir şekilde örgütlendikçe ve karşı bir örgütlenme olmadıkça, bir sonraki oylamada kabul edilmesi an meselesi.

Kanton Zürich meclisinin oylamaya sunduğu, sosyal yardım alanların dedektifler aracılığıyla izlenmesi önerisine ne demeli peki? Hadi SVP ırkçı bir parti, Zürich kanton meclisi neden böyle bir öneri yapıyor? Birçok politikacının cevabı, SVP’nin sosyal yardım yasasına yönelik istediği ağır yaptırımları savuşturmak için meclis tarafından politik bir kararla önerilmiş, SVP’ye göre hafifletilmiş yaptırımları olan bir yasa. Kendisini en yüksek demokrasinin, liberal özgürlüklerin adresi olarak tanımlayan bir ülke için oldukça manidar olmuş. Nasıl işleyeceği henüz net bir şekilde belli olmayan ucu açık içerikler taşıyan bu yasa, Korona sonrası artan işsizlik ve yoksullaşmayla birlikte insanların tek çıkış yolu olan sosyal yardım alma hakkını zorlaştırmaktan başka bir işe yaramayacak, çok belli. Bu ülkede çoğunlukla sosyal yardım almak zorunda kalanları düşündüğümüzde aynı zamanda nasıl bir ırkçılıkla karşı karşıya olduğumuzu görebiliriz. Korona sürecini kesinlikle iyi bir şekilde yönetemeyen Kanton Zürich bu oylamayla, göçmenleri ucuz işçiliğe, açlığa ve en sonunda ülkeyi terk etmeye zorluyor.

Örtünme yasağı

Sanıyorum ki ilk iki oylama için ırkçılık ve göçmen karşıtlığı su götürmez bir gerçek iken, söz konusu örtünme yasağı dedikleri “Burka yasağı”na gelince işler biraz değişiyor. Özellikle de erkekler tarafında.

SVP bu yasayı önerirken belli başlı gerekçeler sunuyor.[3] İslam’ı terörizmle eş tutuyor ve yasağı terörizme karşı bir tedbir olarak öneriyor. Terörizmi kadınlar yapıyor da bizim mi haberimiz yok. Kadınların burka giyerek dışarı çıkması yasaklandığında terör eylemlerine karşı nasıl bir önlem almış olacaklar, doğrusu merak içindeyim.

Bu argüman yetmiyor, bir de kadın özgürlüğünü önemsediğini ve bu yasağı, o kadınların kamusal alana daha rahat çıkabilmesi için önerdiklerini söylüyor. Onlar yasaklayınca bir anda bütün kadınlar Burkalarını çıkarıp sokaklara koşacakmış gibi… SVP gibi ırkçı bir partinin kadın özgürlüğü için parmağını oynatacağını düşünmek çılgınca olur. Aksine 2019’da kadınlar “eşit işe eşit ücret” talebiyle Kadın Grevini örgütlerken en çok karşı çıkanlar, karşı örgütlenme yapanlar onlardı. Onlar özellikle göçmen kadınlardan başlayarak, kadın haklarını daha geriye götürmekten başka bir şeyi hedeflemiyor. Kadınların özgürleşmesinden korkuyorlar. İsviçre’de belki de en ucuz, güvencesiz, esnek koşullarda çalışan, yani İsviçrelilerin yapmak istemediği ayak altı işleri yapan ama İsviçre’de bir sonraki günün doğmasını sağlayan göçmen kadınların özgürleşmesi ve örgütlenmesinden korkuyorlar.

Şunu da atlamamak lazım; söz konusu Burka olduğu için bu aynı zamanda Avrupa’da yükselen İslamafobinin İsviçre’de geldiği noktayı ifade ediyor. Doğrudan ilk olarak Müslüman göçmen kadınları, dolaylı yoldan bütün kadınları hedef almaktadır.

O da yetmiyor eylemlerde eylemciler yüzlerini kapayamasın da suçlular çabuk tespit edilsin, polis teşkilatımızın işi kolaylaşsın diye de ekliyorlar. Esasında yüz kapama diye geçen bu yasak, inisiyatifin reklam yaparken kullandığı burkalı kadın fotoğraflarıyla oluyor size; “Burka Yasağı”.

Bu yasağın kadınları özgürleştireceği yanılsaması ve bu nedenle evet denilmesi fikri, yalnızca SVP gibi ırkçı partilere ve muhafazakar İsviçrelilere ait değil. Bir takım liberal, demokrat, solcu hatta radikal solcu erkekler ve kadınlar da “evet” oyu verdiler.

Kadınların argümanları daha çok bir korkunun ve baskının altında manipüle edilmiş olmaktan geliyor. Kadının örtünmesinin bir özgürlük sorunu olduğunu ve İslam dini kadını ezen ve baskılayan bir din olduğundan, bu yasağın onun baskı gücünü zayıflatabileceğini düşünüyorlar. Ortadoğulu birçok kadın ise bu dinin baskıcı yönüne maruz kalmış ve ondan kaçmak istiyor olduğu için baskılanması gerektiğini düşünüyor. Bu yüzden evet diyor. Bu argümanlara katılırım veya katılmam ama kabul edebilirim. Kadınlar bu yasağı oylarken aynı zamanda kendilerini de düşünüyor. Kendi kıyafetleri hakkında bir tercih yapıyor. Hemcinsleri üzerine bir yorum yapıyor. Fakat burada kesinlikle, bu itirazı aşırı ırkçı bir tutumla ve içerikle yapan, beyaz Avrupalı patriarkal burjuva savunusunu kastetmiyorum.

Peki ya erkekler?

Hayatlarında bir kez olsun hangi kıyafeti giyeceklerine karışılmamış olan erkekler, (kurumsal kıyafetler ve GBTİQ+ gerçeği dışında kalan) kıyafetinden dolayı sokağa veya alışveriş merkezine alınmayacak olmanın, kıyafetini değiştirmek ve çıkarmak zorunda olmanın ne demek olduğunu bilmiyor. Bu yüzden de bir kıyafeti zorla giyinmek ve inançlarından dolayı isteyerek giyinmek arasında bir fark görmedikleri gibi, o kıyafeti zorla çıkarttırmanın da başka bir zorlama olacağını anlamıyorlar.

Peki kadın özgürlüğünü savunan bu bir hayli alanda yan yana yürüdüğümüz erkekler…  Kadın özgürlüğü adına yasaklamak istedikleri, sorgulaştırdıkları dini kıyafetler dışında; kendi erkekliklerini, dinler üzerindeki erkek tahakkümünü, erkek beğenilerinden yola çıkan burjuva moda anlayışını da sorguluyorlar mı?

Erkeklerin bu oylamadan anlaması gereken tek şey: Kadınların kıyafetlerinin bir siyasi malzeme yapılması ve yine erkekler tarafından oylamaya açık olmasının özgürleştirici bir yanı yoktur. Bu hakkı size veren erkek İsviçre devletidir. Özellikle de birçok siyasi çalışmada yan yana durduğumuz erkek arkadaşların bu saçmalığı, biz kadınların özgürlüğü için savunması ve oylaması kabul edilemez bir solcu erkek hastalığıdır. Kadını gerçekte ezen ve sömüren şeyin ne olduğunun üstünü örtme çabasıdır.

Kadınları tutsaklaştıran gerçek

Benim açımdan burada sorgulanması gereken, kadını gerçekte, kendi kıyafetini bile seçemeyecek kadar baskılayan ve tutsaklaştıran şeyin ne olduğu: Kimi toplumsal kuralın bir araya getirdiği toplulukların, inandığı değerleri ifade eden İslam dini mi; yoksa o dinin erkek egemenliği altında şekillenmesi nedeniyle, kadının hayatını zindana çeviren bu kuralları belirleme hakkına sahip olan erkekler mi?

Bütün dinlerin olduğu gibi, İslam dininin de erkek egemenliğinin yoğun baskısı altında şekillendiği ve bu yüzden kadının özgür iradesinin yok sayıldığı bir gerçektir. Kadının bırakın ne giyineceğine karar vermeyi kendi inancını bile özgürce yaşayamadığı bir durumdan bahsediyoruz. Bu durumda kadının özgürlüğünü kısıtlayan bir kumaş parçası değil erkek egemenliğidir. Bütün siyasal, ekonomik, toplumsal sistemlere sirayet etmiş, kadının emeği ve bedeni üzerinde tahakküm kurmuştur. 

Eğer söz konusu olan kadınların özgürleşmesi ise, bir kadının bedenini nasıl örteceği tamamen ve sadece onu ilgilendirdiğinde, gerçek bir özgürlükten bahsedilebiliriz. Çıplak bedenimizi daha çok gösteren kıyafetler giydiğimiz zaman daha fazla özgür olmayız. Kendi kararlarımızı manipüle edilmeden kendimiz verdiğimiz zaman daha özgür oluruz. Böyle bir gerçekte, yani kendi kararlarımızı manipüle edilmeden kendimiz verdiğimiz zaman; şort veya burka sadece bir kumaş parçasına dönüşür.

Sözün kısası;

Kadının özgür iradesinin gelişmesini, üzerindeki erkeklik baskısının kalkmasını savunmak kadın özgürlüğünü savunmaktır. Böyle bir yasa tasarısı hazırlamak ve oylamaya sunmak ise; bir insan olarak kadın haklarına (söz konusu kadın olunca işler değişmeden) ve özgürlüklerine yapılmış bir saldırıdır.

İsviçreli “Hayır” diyen sol, feminist gruplar ne yazık ki, oylama öncesi bu yasa tasarısına karşı bir inisiyatif ve çalışma örgütlemediler. Ama bundan sonrası için, eğer kadınların kıyafetlerine karışma hakkı olduğuna inan bu erkeklerin, sistemin, dönüp dolaşıp kendi giydiği şorta da karışmasını istemiyorsa çok net bir şekilde bu erilliğin karşısında durmalı ve bu karşı duruşu örgütlemelidir.

Dipnotlar

[1] https://www.zh.ch/de/politik-staat/wahlen-abstimmungen/abstimmungen.html

[2] Volksinitiative “Ja zum Verhüllungsverbot” Türkçe tam karşılığı ile “Örtünme Yasağına Evet” halk inisiyatifi demek

[3] “Verhüllungsverbot” von Martina Bircher, Nationalratin, Aarburg, https://www.svpag.ch/kampagne/verhuellungsverbot/