Üretimden Dağıtıma Her Şeye Kadınların Karar Verdiği Bir Kooperatif: Vakıflı Köyü Kooperatifi
Son Ermeni köyü olan Vakıflı Köyü Kooperatifi’nden Anuş Meryem Kısadur ile söyleştik.

Feminerva: Merhabalar sizinle birlikte böylesine güzel bir yerde röportaj yapmaktan keyif aldığımızı belirterek başlamak istiyoruz. Öncelikle sizi tanımak isteriz.
Anuş Maryam Kısadur: Ben Anuş Maryam Kısadur, bu köyde doğup büyüdüm. Bizim için maneviyatı oldukça yüksek bir yerde bulunuyoruz. Burada 1998 yılında restore edilen kilisede vaftiz edilen ilk kız çocuğuyum. 2004’den bu yana üretim sürecinin yakından takipçisiyim aynı zamanda.
Peki köyün tarihi le ilgili bizi bilgilendirir misiniz? Burası son Ermeni köyü olarak tanımlanıyor, bu tanımla ilgili ne dersiniz?
Bizim için çok ciddi ve gergin bir kavram karmaşası bu. Bir dönem mahalleye dönüştürülmesi tartışıldı, köyün özgün yapısına zarar vereceğinden çok ciddi bir mücadele verdik. Bu daha romantize edilerek tek Ermeni köyü ve ilk Ermeni köyü kavramları kullanılmaya çalışılıyor. Herkes biliyor ki burası son Ermeni köyü, bir şekilde nüfusun büyük çoğunluğunun buradan gitmesi veya yok edilmesiyle birlikte yedi köyden sonra kalan son Ermeni köyü.
Aslında burası çok eski zamanlarda yerleşim birimi olmayan zenginlerin mülklerinin bulunduğu ve birkaç köylünün yaşadığı bir yerdi. Daha sonra ise geçim kaygıları sebebiyle burası bir yerleşim yeri olagelmiş çok eski tarihlerde. Bu söylediğimiz 1900’lerin başına denk düşüyor. Öncesinde ise ilk yerleşimlerin M.Ö. 400’lü yıllara kadar dayandığı söyleniyor. Çok eski tarihlerden bu yana bu toprakların Ermeni yerleşkeleri olmaları kanıtlanmış bir gerçek. Bulunduğumuz köyde kayıtlarda 130 nüfus görünen ama aslında çok daha az kişinin yaşadığı, muhtarıyla birlikte tamamının Ermeni olduğu bir köyde yaşıyoruz. Yaşanmışlığı derin ve maneviyatı yüksek bir yerdeyiz. Ayrıca burası Türkiye genelinde köy bazında organik tarıma geçen ilk yer. Vakti zamanında öncülüğünü babamın yaptığı bir girişim. Köyün tarım felsefesi o günlerden bugünlere doğayı doğaya temizletmek ilkesinden geçiyor. Bir süre sonra verim düştüğü ve dış piyasada çok da rağbet görmediği sırada kadınlar devreye giriyor.
Köyün tipolojisi ve yaş skalası nedir, biz çok genç göremedik
Evet aslında burada çok yoğun bir beyin göçü var, okur yazarlık oranı çok yüksek . Hatay’ın işsizlik problemi karşısında burada yaşamayı tercih etmeyen de var, inancını, kültürünü daha rahat yaşamak için İstanbul’daki Ermeni okullarında okuyanlar da. Sonuç olarak bu gördüğünüz manzarayla karşılaşmış oluyorsunuz. Ağustos ayında, Meryem Ana yortusunda köy nüfusu birkaç misline çıkıyor, orada dışarıda ne kadar kişi olduğunu kolayca anlayabilirsiniz.
Vakıflı Köyü’nde Türkiye ve dünya pazarı tarafından oldukça yakından takip edilen ürünler çıkıyor. Öncülüğünü Kadın Kooperatifi’nin yaptığı bu üretim süreci ile ilgili bizi bilgilendirir misiniz?
Burası son Ermeni köyü olduğu için dışarıdan çok ilgi gören ve turizmin yoğun olduğu bir yer. Tam da bu sıralarda köyde konaklamada ciddi problemler olmaya başlıyor. Kadınlar konaklamaya çözüm getirmek için hızlı bir hamle yapıyorlar. Aslında her şey bir kermesle başlıyor, mutfaklarındaki zenginlikleri fark ediyorlar -iki kuşak öncesinden annelerinin tariflerinin dışarıda ne kadar özel olduğunun farkında olmayan bir grup kadından bahsediyorum-. Bu sırada dışarından gelen bir misafirimiz , bu zenginliği dışa dönük bir çalışmaya dönüştürmeyi öneriyor. Büyük bir beklenti ile olmasa da paramız yeterse penceresini yetmezse perdesini alırız diyerek ilk kermes düzenleniyor. Beklenenin çok üstünde bir ilgiyle karşılaşınca köyden annemin de içerisinde olduğu beş kişilik bir kadın grubu bunu büyütmeyi konuşmaya başlıyor. Sonrasında beş kadın on beşe, on beş otuza yükseliyor, derken şu an köyün tüm kadınları bu üretim sürecinin bir parçası. Şu an bütün Türkiye’ye kargoyla ürün gönderiyoruz. Başlangıçta birkaç reçelle sınırlı seçenekler varken şimdi bütün kadınların üretimleriyle mutfağımız oldukça zenginleşti. Şu an oradan elde edilen gelirle öğrencilere burs imkanı yaratılıyor ve köyde herkesle dayanışılıyor.
İlk kazanılan kermes pencere, perde almaya yetti mi peki ?
İlk paranın kullanıldığı yer oldukça özel aslında, ilk parayla buradaki her çocuk için köye bir ağaç dikiliyor ve ağaçların altına çocukların adları yazılıyor. Otuz kadar çocuk için otuz adet ağaç. Her çocuk için bu köy ve kültürle bağ kurdukları bir araç kurulmuş oluyor aslında.
Kooperatif nasıl işliyor peki ?
Kooperatifin bütün üretimleri geleneksel yollarla üretilen ürünlerden oluşuyor. Köyde kimi zaman fabrikasyon üretim tartışılsa da her kadının büyük annelerinin tarifleri daha cazip geliyor. Şimdi hala annelerimizin, anneannelerinin tarifleri tozlu raflardan, modern raflara seyahat ediyor. Bir fabrikasyon üretim olmadığı için de her ürünün lezzeti kendine özgü oluyor. Fabrikasyon üretim olmadığı için de toplu siparişlerden çok özel üretimlere odaklı işliyoruz. Kooperatifte bulunan her kadının bir numarası var ve kendi ürettiği ürün bu şekilde numaralandırılıyor, böylelikle standart bir lezzetten çok her tarifin özel lezzetini sunuyoruz. Bu yüzden dışa bağımlılık yok. Üretilen her ürün köydeki malzemelerden elde ediliyor. Nar ekşisi için bahçemizdeki narları, portakal likörü için portakal ağaçlarından her bir çiçeği özel olarak topluyoruz. Bizim kooperatifimizin ana mottosu “her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır” değil, “eğer beraber yürüyorsak başarı oradadır”. Bu yüzden de kooperatifte toplumsal cinsiyet rolleri değil kadın emeği devreye giriyor. Dışarıdan hiçbir müdahaleye açık değil. Üretimden paylaşıma, kargodan bölüşüme kadınlar karar veriyor.
Bu kooperatifin dışa dönük, köyün ve Ermeni kültürünü tanıtılmasında bir rolü olduğunu düşünüyor musunuz ?
Evet kesinlikle. Hatay sınırlarını aşan lezzetler beraberinde köye merakı da arttırdı. Dışa dönük üretim arttıkça dıştan köye akış halini de beraberinde geldi. Birbirini kovalayan bir döngüye dönüştü bu. Zamanla insanlar sadece burayı görmek, bu kültürü tanımak için bile gelir oldu. Pazar günleri burada park yeri bulmak neredeyse imkansız. Bu anlamda Ermeni inancını ve kültürünü yaygınlaştırmak için bu kooperatifin çok önemli olduğunu düşünüyoruz.
Son olarak Feminerva Dergi okurlarına ne söylemek istersiniz?
Aslında en büyük isteğimiz burada oluşturulan kooperatifin diğer bütün kadınlara da ilham olması. Buradaki kadınlar yaptıysa, başka yerlerde yaşayan kadınlar da yapabilir. Bu coğrafyanın özgünlükleriyle bu coğrafyayı öne çıkaran bir üretim oldu bizimki. Diğer coğrafyalardaki kadınlar da kendi özgünlükleriyle bu üretimi yaptıklarında zenginlik orada başlayacak diye düşünüyorum. Kadınların kazanımlarının artmasına sebep olabilirsek ve ilham olabilirsek ne mutlu bizlere.
Sizin aracılığınızla bütün kadınlara da ulaşmak dileğiyle…