Cadı Kazanı

Kadınlara Sorduk: Zamlar Yaşamınızı Nasıl Etkiliyor ?

Yoksulluğun ve pahalılığın hayatlarımızı her geçen gün derinden etkilediği böylesi bir süreci kadınlara sorduk. Farklı mesleklerden, işsiz, öğrenci ev emekçisi kadınlar artan pahalılığın yaşamlarına etkisini anlattı.

Yaren Koşaner (Özel sektörde ingilizce öğretmeni) : Bu soruya özel sektörde çalışan bir İngilizce öğretmeni olarak cevap vereceğim. Özel sektörde çalışan öğretmenlerin durumu kamuda çalışanlarla eşit olmadı hiçbir zaman. Özellikle 2007’de özel sektördeki öğretmenlerin aleyhine değiştirilen yasa ile beraber bugün yaşadığımız yoksulluğun ve eşitsizliğin önü açıldı. Ayrıca derinleşen ekonomik krizle beraber maaşlarımız iyice erimiş durumda ve şuan asgari ücret seviyesinde çalışıyoruz. Geçmişe oranla yaşam standartlarında da oldukça değişen şeyler var. Mesela önceden iyi kötü bir tatile gidebilirken bu sene tatile gitmem çok mümkün görünmüyor. Bunun dışında yine önceden arkadaşlarımla haftada bir dışarı çıkabiliyorken bunu artık yapamıyorum çünkü dışarıda bir şeyler yemek içmek lüks olmuş durumda. Yine temel ihtiyaçlarımızı karşılarken marketleri, mağazaları gezip en uygun fiyat neredeyse onu bulmak için saatler geçiriyoruz. Yaptığımız gıda alışverişlerinde, eve söylediğimiz suda bile en uygun olanı bulup onları da idareli kullanmanın hesaplarını yapıyoruz. Haftada bir de olsa bir sinemaya gitmek, kültürel bir faaliyete katılmak artık lüks oldu. Önceden ayda bir defa bir kitap alıp okumaya çalışırdım bunu da artık yapamıyorum artan fiyatlar yüzünden. Her anlamda kısıtlamalara gittiğimiz bir dönemden geçiyoruz.

***

Semra Yıldırım (Ev emekçisi) : 34 yaşındayım ve iki çocuk annesiyim. Şunu bütün samimiyetimle söyleyebilirim; hiçbir zaman bu kadar yoğun bir gelecek kaygısı yaşamamıştık. İki çocuğum da okuyor. Bu sene özellikle kırtasiye ürünleri, gıda ve temel ihtiyaç malzemeleri yüzde kaç arttı artık takip edemiyorum. Her gün gelen zam haberlerinden bunaldık artık. Girdiğim her ortamda en çok geçim sıkıntısı konuşuluyor. Yeter artık. Bugün çalışmak istesem, para kazanmak istesem hem iş imkanı yok hem de ailedeki erkeklerin baskısı yüzünden bunu yapamıyorum. Kendi geleceğimden de çocuklarımın geleceğinden de endişe duyuyorum. Her pazara, markete gittiğimde değişen fiyatlar karşısında çaresiz hissediyorum. Evi temizlemek, çocuklara bakmak, saatlerce mutfakta çalışmaktan bunalsam da başka bir seçeneğim yok. Bütün hayatım kapalı bir evde geçiyor ve hiçbir güvencem de yok. Bize bu yoksulluğu yaşatanlara karşı çok büyük bir öfke duyuyorum.

***

Ezgi Gürer (Diyetisyen) : Ekmek almak, peynir zeytin almak, karnımızı doyurmak için bakın düzgün beslenmek demiyorum, karnımızı doyurmak için bile markete, pazara, manava gittiğimizde ya da halk ekmek büfelerinde sırada beklerken bile defalarca düşünüyoruz. Alacağım en temel ürünlerin bizi ne kadar süre idare edebileceğini hesaplıyorum; bir ekmekten kaç dilim çıkıyor ve onu kaç gün idareli kullanabilirim artık bütün bu bilgiler mecburi hale geldi. Kadın olduğum için regl dönemlerinde kullanmam gereken ped, tampon gibi ürünler artık lüks haline geldi. Normalde bu ürünleri 3 saatte bir değiştirmek gerekirken inanın ben 24 saat boyunca kullanmak zorunda kalıyorum çünkü en ucuz pedin paketi 50 lira. Senelerce eğitimini aldığım, emek verdiğim mesleğimi yapamıyorum. Sosyal hayat, kültürel bir etkinlik ya da bir tatil artık bizim için lüks. Bu kadar yoğun bir emek harcarken, güvencesiz yaşarken en temel ihtiyaçlarımızı karşılayamıyor olmamızın sebebi bugün yürütülen politikalar. Biz her geçen gün yoksullaşırken kimlerin lüks içinde yaşadığını, bizim olanı kimlerin çaldığını çok iyi biliyoruz. Buna sessiz kalmayan, mücadele yürüten kadınlarla beraber eşit bir hayatı kuracağımıza inanıyorum çünkü mevcut sistemin bize vereceği hiçbir şey yok fakat bizden çaldığı hayallerimiz, hayatlarımız ve geleceğimizdir.

***

Ceren Günel (Öğrenci) : Ekonomik kriz ve yoksulluğun en çok etkilediği kesimlerden biri de kadın öğrenciler, benim gibi okuyan genç kadınlar. Benim bu konudaki en büyük problemlerimden biri regl ürünlerine erişmenin çok zor hale gelmesi. Özellikle regl dönemi uzun süren ve kanaması fazla olan biri olarak daha fazla ürün kullanmam gerekiyor ancak bu ürünlere her zaman erişimim olmuyor. Bugün en ucuz pedin paketi 50 lira ve bu markaların da sağlığa etkileri çok tartışmalı. En temel ihtiyaçlarımı karşılayamıyor olmam bir kenara, yurt dışına seyahat edebilmekten ya da gezmekten hiç bahsetmiyorum bile. Yurt içinde şehir değiştirmek, ulaşım ihtiyacını karşılamak bile benim için çok zor. Ailemden aldığım para çoğu zaman yetmediği için yarı zamanlı, güvencesiz, günlük işlerde çalışmak zorunda kalıyorum. Bu işler benim ders saatlerimle çakıştığı için eğitim sürecimi etkiliyor. Zaten hali hazırda yaşadığım gelecek kaygısı bir yanda dururken şu an aldığım eğitimin aksaması da daha çok stres ve umutsuzluk hissini beraberinde getiriyor. Bunların hepsine yetişmek zorunda kalmak beni hem fiziksel hem de psikolojik olarak çok yoruyor.

***

Meltem Yalçın (Türkçe öğretmeni, işsiz) : Aylık gelirim yoksulluk sınırının altında. Ev kirası, faturalar, mutfak masraflarımı karşılayamıyorum. Bir kadın olarak yapılan soygunun tüm faturasının bize ödetilmesini kabul etmiyorum. Bugün geleceğe dair herhangi bir plan yapma olasılığım yok. Bu geçinememe hali içerisinde geleceğim hakkında fikir sahibi olmak pek mümkün görünmüyor yani. Örgütlü bir kadın olarak hayatın tüm alanlarında yaşadığımız bu haksızlıkların mücadelesini veriyorum. Yapılan bütün zamlar geri alınmalı ama bu tek başına yeterli değil. Bu soyguna sebep olanlar faturasını da beraber ödemeli. Bizden alınan her şeyi geri istiyoruz. İktidarın bizi içine sürüklediği yapısal ve ekonomik kriz yüzünden geçinemediğimizi her yerde dile getirmekten geri durmuyorum ve tüm bu yoksullaştırma politikaları karşısında söz söylemekten, yoksulluğumu dile getirmekten çekinmiyorum ve utanmıyorum. Utanması gereken ben değilim, biz değiliz. Utanması ve hesap vermesi gerekenler bu yıkım politikaları ile bizden çalan, bizi yoksullaştıranlardır. Bu yakıcı yoksulluk karşısında elimizdeki en büyük gücün örgütlü mücadelemiz olduğuna inanıyorum.

***

Ayşegül Temur (Muhasebeci, işsiz) :   Normalde mesleğim maliyeci fakat mezun olmamın üzerinde 4 yıl geçmesine rağmen hala kendi mesleğime dair bir işe başlayamadım. Stajyer olarak çalıştığımda uzun süren mesai saatlerine rağmen çok düşük bir ücret ödendiği ve mesleğimi yapabileceğim yerlerde yaşanan mobbing ve tacizlerden dolayı iş bulamıyorum. Hayatımı devam ettirmek zorunda olduğum için birçok kadının da mecbur kaldığı gibi 3.5 sene boyunca çok büyük bir firmada kasiyerlik yaptım ve tabii ki orada da benzer sorunları yaşadım. Oradan da ayrılmak zorunda kaldım ve şu an işsizim. Ekonomik krizden dolayı birçok temel ihtiyacımı karşılamakta zorlanıyorum. Örneğin ilk aklıma gelen ulaşım ücretleri. Mersin’de yaşıyorum ve burada ulaşım ücretleri hiç beklemediğimiz kadar hızlı ve yüksek biçimde arttı. Genelde gitmek zorunda olduğum yerlere 2 araç değiştirerek gidiyorum. Sadece bir gün için 25 lira ödüyorum. Eğer şehirde daha uzak bir yere gitmek zorundaysam bu ücret daha da artıyor. Sadece ulaşım da değil, gittiğim yerlerde bir şey yemeden içmeden önce defalarca düşünüyorum. Önceden oturduğumuz bir kafede bir çay ya da kahve veya su sipariş edebilirken şimdi gün içinde nerede oturabileceğimi, ne içebileceğimi planlamak zorunda kalıyorum çünkü kafelerde yediğimiz içtiğimiz şeylerin fiyatı adeta uçtu. Bunların yanı sıra ev geçindirmek de başlı başına bir sorun. Burada kiralar neredeyse yüzde yüz arttı ve yeterli bir gelirimiz de olmadığı için bu artışlar karşısında ne yapacağımızı bilemiyoruz. Ayrıca bir kadın olarak her ay karşılamak zorunda olduğum masraflarım var. Kullandığım ped, temizlik, hijyen malzemelerinin çok pahalı olması beni gerçekten çok zorluyor. Regl olduğum dönemlerde günde 4-5 defa ped değiştirmem gerekirken şimdi bu sayıyı düşürmeye çalışıyorum ve bunun ne kadar sağlıksız olduğunu hepimiz biliyoruz. Şu an aklıma gelenler bunlar diyecektim ki aklıma bir şey daha geldi; ben kitap okumayı  seven bir kadınım ama son zamanlarda kağıtlara, kitaplara gelen zamlar yüzünden okuyamıyorum. Eskiden aldığım ve okumak için sıraya koyduğum kitaplar baş ucumda birikirken şimdi bir kitabı yavaş yavaş okuyorum ve yenisini alırken kara kara düşünüyorum.