Cadı Kazanı

Rosalind Franklin’in Çığır Açan Çalışması DNA’nın Keşif Hikayesine Dahil Edilmedi

Elde ettiği tek şey, övgüyü alan erkeklerin Rosalind’in görünüşü hakkındaki sözlü saldırısıydı.
Bir şey ise kesin: Watson ve Crick kendilerini çift sarmal yapının kaşifleri ilan ederken, Franklin yetersiz ekipmanlı laboratuvarında araştırma fonu için mücadele ederek öldü. Aynı zamanda, asık suratlı kadın bilim insanı “Rosy” anlatımı kamu arşivi ve bilincinde yer etti.

1952 Mayıs’ının başlarında, Dr. Rosalind Franklin’in laboratuvarında bir X-ray cihazı tek bir DNA zincirine ışın göndermekle meşguldü. 100 saati aşan bir maruz kalmanın ardından, dünyayı sonsuza kadar değiştirebilecek bir fotoğraf ortaya çıktı: yaşamı aktaran molekülün çift spiral şeklini gösteren karanlık ve ayırt edici görüntüsü.

İnsanlık tarihi boyunca neredeyse üç milyon yıldır kristal spiral sarmalına kilitli kalmış olan bilgi “yaşamın sırrını” bilmeye doğru atılan büyük bir adımdı. Franklin’in elde ettiği fotoğraf ve bunu takip eden hesaplamaları gen aktarımını anlamamızda göz renginden erken kelliğe kadar aile bilgisi ve spekülasyonunu biyokimyaya yönlendirerek hızlı bir gelişimi başlattı.

Ama bu konudaki itibar, 1953’te Franklin’in verilerine ve fotoğrafa Franklin’in bilgisi olmadan erişen rakip bilim insanları takımı, James Watson ve Fransic Crick’e verildi.

Tarih zafer kazananlar tarafından yazılır -bu vakada, hiç abartısız- kutsanan olayların versiyonu 1968’de yayınlanan James Watson’ın kitabı The Double Helix formunda ortaya çıktı. Cesaretle “yabancı kızlar” takibini ve viski dolu uzun geceleri anımsayan Watson, Rosalind Franklin’i çalkantılı feminist misantrop* ve sırasıyla haline üzülünecek ve gülünecek ikincil bir karakter “Rosy” olarak kalıba sokar.

En çok satan kitabında Watson; “Onun düz siyah saçıyla kontrast oluşturan hiçbir ruj yoktu, 31 yaşında onun elbiseleri İngiliz mavi çoraplı** ergenlerin bütün hayal gücünü gösteriyordu.” şeklinde yazdı.

Yıllar boyunca, Franklin’in kendisi protesto edemezken milyonlarca okurdan fazlası Watson’ın kelimelerini tüketti. Watson, Crick ve Franklin’in meslektaşlarından biri Maurice Wilking çift spiral yapının keşfi için Nobel ödülünü kazanmalarından 4 yıl önce, 1958’de Franklin 37 yaşında hayata veda etti.

Watson onu dünyaya şakadan anlamayan en iyi ikinci olarak tanıtmadan önce, Rosalind Franklin Londra’da büyülü bir çocukluk geçirdi. 1920’de varlıklı Anglo-Yahudi kökenli bir ailede doğan Franklin’in erken yılları yurtdışına yapılan coşkulu aile yürüyüş gezileri ve onun matematikteki başarısına övgülerle doluydu.

18 yaşında Cambridge’de başlayarak, Rosalind kimyager ve fizikçilerin moleküllerin yapısını belirlemek için kullandıkları yeni bilim alanı X-ray kristalografisine*** hayran olarak büyüdü.  Uzun pozlama fotoğraflarda X-ray tarafından yapılan noktaların açılarını ölçerek, bilim insanları atomların farklı maddeler oluşturmak için nasıl bağlantılar kurduğunu hesaplayabiliyordu.

Analiz için en iyi görüntüleri üretmek için mercek altında örnekleri dizme sanatında mükemmelleşen Franklin, 1941’de Cambridge’den uzman bir kristal bilimci olarak mezun oldu. Mezuniyetinden kısa bir süre sonra Britanya devleti için kömürün kimyasal bileşimini inceleyen bir işe girdi ve kendisini bir kez daha görülmeyen şeylerin atomik karakterlerini tahmin ederken buldu. Bunu takip eden 3 yıl boyunca, Franklin kömürün kimyasal bağlarını farklı durumlarda test etti ve en sonunda orijinal araştırmasını 1945’te Cambridge’e doktora için sundu.

Fransa’da kömür araştırmasına devam ettikten ve alanında uzman olarak ün kazandıktan sonra, Franklin King’s Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak çalışmayı kabul etti. Franklin, bazı uzmanların genetik materyali depoladığını düşündükleri az anlaşılan DNA isimli molekülü, X-ray kristalografisini kullanarak incelemek ile görevliydi. Onlar, yaşamın kendisini anlamanın anahtarının bu sır dolu maddenin bağlarını haritalandırmada saklı olduğuna inanıyordu.

Ama Franklin kampüse adım attığından itibaren mutsuzdu. Aleni cinsiyetçilik Kings’te diğer kurumlardan daha az yaygın olsa da Franklin cinsiyete göre ayrılmış ortak alanlardan ve haylaz oğlanlar kulübünün ahlaksızlıklarından bunalmıştı. Hatta Franklin’in meslektaşı, DNA projesinde çalışan diğer bir bilim insanı Maurice Wilkins Franklin’in onun asistanı olduğuna inanmaya yönlendirilmişti ve Franklin giderek artan bir şekilde laboratuvarında izole hale geldi.

Cambridge’de rakip bir DNA araştırma projesinde Francis Crick ile çalışan James Watson, Franklin’in verdiği bir derse katıldı ve edindiği tek izlenim, kötü şöhretli kitabında belirttiğine göre “gözlüklerini çıkarsa ve saçına yeni bir şey yapsa nasıl gözükeceği” merakıydı.

Ama Franklin bilimsel adımlar atıyordu: örneklerinin hidrasyon seviyeleriyle deney yağarak A “kuru” ve B “yaş” DNA’yı keşfetti. İki DNA tipi arasındaki farkı anlaması onun X-ray görüntülerini keskinleştirmesini sağladı. Çok geçmeden DNA molekülünün o ana kadar görülen en net görüntülerini elde etti. Şu anda Mayıs 1952 görüntüsü olarak ünlü olan – fotoğraf 51 olarak bilinen – görüntü onlar arasındaydı.

Fakat Franklin yetenekli bir kamera teknisyeninden çok daha fazlasıydı. Eliyle X-ray görüntülerindeki noktaların açılarını hesapladı ve sonuçlarını temel alarak moleküllerin olası üç boyutlu modellerini tasarladı. Tek bir fotoğrafı analiz etmek tüm yılı alabilirdi. Franklin’in laboratuvarındaki defterler, onun 1953’ün başlarında görüntüleri nicel olarak analiz ettiğini ve DNA molekülünün çift spiral olduğu sonucuna vardığını gösteriyor. Franklin, genetik özelliklerin iki sarmalın merdiveni andıran basamaklarında depolandığını belirledi.

Watson ve Crick de bu sonuca ulaşmak üzerelerdi ama hipotezlerini destekleyecek veriye sahip değillerdi. Franklin’in bilgisi olmadan, fotoğraf 51’e ve onun Kings Üniversitesi’nin biyofizik çalışmasına fon sağlayan Medikal Araştırma Konseyi’ne hazırladığı yayınlanmamış raporuna ulaşım elde eden ikili, DNA molekülünün çift sarmal yapılı modelini tamamlayabildi ve bulguları hakkında bir makale tasarlayabildi.
Watson şöyle söyleyerek itiraf etti: “Elbette Rosy veriyi bize direkt olarak vermedi. Bu yüzden, Kings’teki kimse verilerin bizim elimizde olduğunu fark etmedi.”

Photo 51


1953 Nisan’ında Natura dergisinde DNA molekülün çift spiral yapısını açığa çıkara 3 farklı makale yayınlandı: bir tanesi Watson ve Crick tarafından, ikincisi baş yazar olarak Wilkins’in listelendiği makale ve son olarak Franklin ve öğrencisi Raymond Gosling tarafından yazılan makale. Watson ve Crick’in makalesi sayıda birinci olarak gösterildi ve takip eden yıllar boyunca isimleri keşifle ilişkilendirildi.

Sadece 5 yıl sonra, Franklin 37 yaşında yumurtalık kanserinden yaşamını kaybetti ve asla makalelerine hitaben genel itibar kazanmadı. Nobel Ödülü öldükten sonra verilmiyor, bu yüzden Watson, Crick ve Wilkins’e onur bahşeden 1962 seremonisine Franklin dahil edilir miydi, bunu bilmek imkânsız, ama bu üçü ödülü aldığında, Franklin’den çok az bahsedildi.

Bir şey ise kesin: Watson ve Crick kendilerini çift sarmal yapının kaşifleri ilan ederken, Franklin yetersiz ekipmanlı laboratuvarında araştırma fonu için mücadele ederek öldü. Aynı zamanda, asık suratlı kadın bilim insanı “Rosy” anlatımı kamu arşivi ve bilincinde yer etti.

Metin https://medium.com/s/the-matilda-effect/rosalind-franklin-dna-matilda-8c54e6222848 linkteki makaleden çevrilmiştir.

Dipnotlar:

* Misantrop, insanlardan nefret eden ya da ürken kişi.
** Mavi çoraplılar, 18. ve 19. yüzyıllarda Avrupa’da yaygınlaşan feminist akım.
*** X-ray kristalografisi, bir kristalin atomik ve moleküler yapısını incelemek için kullanılan ve kristalleşmiş atomların bir X-ışını demetindeki ışınların kristale özel çeşitli yönlerde kırınımı olayına dayanan, bir yöntemdir.